Defne
New member
Kaç Tane Şiir Ölçüsü Vardır? – Bir Hikâyenin Ritminde
Selam forumdaşlar,
Bu akşam elimde bir fincan çay, pencereden dışarı bakarken kendi kendime sordum: “Kaç tane şiir ölçüsü vardır acaba?”
Ama sonra fark ettim ki, bu sadece teknik bir soru değildi. Aslında hayatın da, duyguların da, ilişkilerin de bir ölçüsü vardı.
Bir ritim, bir ahenk...
Ve o ritmi bulmak bazen bir şiir yazmaktan çok daha zor oluyordu.
Bir Akşamüstü Sohbeti
O gün, eski bir dost grubuyla buluşmuştuk. Masada iki kişi dikkat çekiyordu: Selim ve Elif.
Selim, mühendis kökenliydi; kelimeleri ölçüp biçer, duygulara fazla yer bırakmazdı. Onun için her şeyin bir çözümü, bir formülü vardı.
Elif ise tam tersine, kelimeleri kalbinin tellerinden çekerdi. Şiiri ölçülerde değil, hislerde arardı.
Selim, kahvesinden bir yudum aldı ve sordu:
“Yani Elif, şu hece ölçüsüyle aruz ölçüsünün farkı tam olarak ne? Biri mantıklı geliyor, diğeri karmakarışık.”
Elif gülümsedi.
“Selim,” dedi, “şiirin ölçüsü kulağın değil, kalbin duyduğu ritimdir bazen. Hece sayısını tutturursun ama duyguyu tutturamazsın. O zaman neye yarar ki?”
Masadaki sessizlik bir süre sürdü. O anda fark ettim: işte şiir ölçülerinin gerçek anlamı burada gizliydi.
Hece, Aruz ve Serbest: Üç Yol, Üç Ruh
Elif, anlatmaya devam etti:
“Bak Selim,” dedi, “hece ölçüsü, Anadolu’nun nabzıdır. Her mısrada bir nefes, her kelimede bir halk sesi vardır. ‘Orda bir köy var uzakta…’ derken, sanki her hecede toprağın kokusu duyulur.”
Selim dikkatle dinliyordu.
“Elif, peki ya aruz?” diye sordu.
Elif bir an durdu, gözlerini dalgınca masanın üzerindeki mum ışığına çevirdi.
“Aruz,” dedi, “doğunun zarafetidir. İncelik ister, sabır ister. Her uzun ve kısa hece, kalbin bir çarpıntısı gibidir. Ama bilirsin, her kalp aynı ritimde atmaz. O yüzden herkes aruzla yazamaz.”
Selim, düşünceli bir şekilde başını salladı.
“Ya serbest ölçü?”
Elif gülümsedi.
“Serbest, tam da senin gibi düşünenlerindir. Kuralları kırmak isteyen, içindekini özgürce dökmek isteyenlerin yolu. Bir anlamda modern dünyanın nefesi. Her kelime, bir itiraz, bir haykırış.”
Masadaki sohbet, yavaş yavaş bir tartışmadan bir paylaşıma dönüşmüştü. Sanki herkes kendi içinde bir ölçü arıyordu.
Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Hissi Dokunuşu
Selim, konuya kendi bakış açısını getirdi:
“Yani diyorsun ki ölçüler, teknikten çok duygu işi. Ama yine de bir sistem olmalı. Mesela mühendislikte denge ne kadar önemliyse, şiirde de öyle değil mi?”
Elif başını salladı.
“Denge evet, ama denge bazen duyguyla sağlanır. Bir mısrada fazla kelime kullanırsın, ama o kelime seni kurtarır. Çünkü orada his vardır. Şiir, ölçünün izin verdiği kadar değil, kalbin taşıdığı kadar büyür.”
Selim sustu. Belki de hayatında ilk kez bir meseleyi çözmeden sadece anlamaya çalışıyordu.
Belki de şiirin değil, insanın ölçüsünü bulmaya yaklaşmıştı.
Geçmişin Ritimleri
Sohbet ilerledikçe ben de içimden düşündüm:
Eskiler şiiri adeta bir mimariyle inşa ederdi. Her kelimenin bir taşı, her hecenin bir sütunu vardı.
Ama günümüz şiiri… O başka bir şeydi.
Artık insanlar kurallardan çok duygularla konuşuyordu. Serbest ölçü, belki de çağımızın aynasıydı.
Kuralsız ama anlamlı. Dağınık ama içten.
Elif’in gözleri uzaklara dalmıştı.
“Belki de şiir ölçülerini sormak yerine,” dedi usulca, “hangi ölçüyle yaşadığımızı sormalıyız. Çünkü herkesin kendi iç ritmi var.”
O an masadaki herkes sustu. Sanki bir şairin değil, bir insanın kalbi konuşmuştu.
Her Kalbin Bir Ölçüsü Vardır
O gece eve dönerken, aklımda sadece şu cümle kalmıştı:
“Şiir ölçüsü, insanın ölçüsüdür.”
Bazısı heceyle sever; her duygusunu ölçüp biçer, ritmini korur.
Bazısı aruzla yaşar; düzenli, planlı, kontrollü...
Bazısıysa serbest ölçüdedir; kırar zincirleri, kalemini kalbinden geçirir.
Erkekler belki çözüm arar, kadınlar hislerin içine bakar ama sonunda ikisi de aynı noktada buluşur:
Bir duygunun ritminde.
Bir kelimenin kalbinde.
Forumdaşlara Bir Soru
Siz hiç kendi şiir ölçünüzü düşündünüz mü?
Hayatınızın ritmi heceyle mi atıyor, yoksa aruzun karmaşık desenlerinde mi kayboluyorsunuz?
Yoksa siz de serbest ölçüde mi yaşıyorsunuz, hiçbir kalıba sığmadan?
Benim cevabım belli…
Bazen hece, bazen serbest, bazen sessizlik.
Çünkü bazen en güzel şiir, hiç yazılmayanıdır.
Şimdi size soruyorum forumdaşlar:
Sizin şiir ölçünüz ne?
Kalbinizin ritmi hangi dizede saklı?
Birlikte konuşalım, paylaşalım…
Belki de aramızda, kendi ölçüsünü bulan ilk şair siz olursunuz.
Selam forumdaşlar,
Bu akşam elimde bir fincan çay, pencereden dışarı bakarken kendi kendime sordum: “Kaç tane şiir ölçüsü vardır acaba?”
Ama sonra fark ettim ki, bu sadece teknik bir soru değildi. Aslında hayatın da, duyguların da, ilişkilerin de bir ölçüsü vardı.
Bir ritim, bir ahenk...
Ve o ritmi bulmak bazen bir şiir yazmaktan çok daha zor oluyordu.
Bir Akşamüstü Sohbeti
O gün, eski bir dost grubuyla buluşmuştuk. Masada iki kişi dikkat çekiyordu: Selim ve Elif.
Selim, mühendis kökenliydi; kelimeleri ölçüp biçer, duygulara fazla yer bırakmazdı. Onun için her şeyin bir çözümü, bir formülü vardı.
Elif ise tam tersine, kelimeleri kalbinin tellerinden çekerdi. Şiiri ölçülerde değil, hislerde arardı.
Selim, kahvesinden bir yudum aldı ve sordu:
“Yani Elif, şu hece ölçüsüyle aruz ölçüsünün farkı tam olarak ne? Biri mantıklı geliyor, diğeri karmakarışık.”
Elif gülümsedi.
“Selim,” dedi, “şiirin ölçüsü kulağın değil, kalbin duyduğu ritimdir bazen. Hece sayısını tutturursun ama duyguyu tutturamazsın. O zaman neye yarar ki?”
Masadaki sessizlik bir süre sürdü. O anda fark ettim: işte şiir ölçülerinin gerçek anlamı burada gizliydi.
Hece, Aruz ve Serbest: Üç Yol, Üç Ruh
Elif, anlatmaya devam etti:
“Bak Selim,” dedi, “hece ölçüsü, Anadolu’nun nabzıdır. Her mısrada bir nefes, her kelimede bir halk sesi vardır. ‘Orda bir köy var uzakta…’ derken, sanki her hecede toprağın kokusu duyulur.”
Selim dikkatle dinliyordu.
“Elif, peki ya aruz?” diye sordu.
Elif bir an durdu, gözlerini dalgınca masanın üzerindeki mum ışığına çevirdi.
“Aruz,” dedi, “doğunun zarafetidir. İncelik ister, sabır ister. Her uzun ve kısa hece, kalbin bir çarpıntısı gibidir. Ama bilirsin, her kalp aynı ritimde atmaz. O yüzden herkes aruzla yazamaz.”
Selim, düşünceli bir şekilde başını salladı.
“Ya serbest ölçü?”
Elif gülümsedi.
“Serbest, tam da senin gibi düşünenlerindir. Kuralları kırmak isteyen, içindekini özgürce dökmek isteyenlerin yolu. Bir anlamda modern dünyanın nefesi. Her kelime, bir itiraz, bir haykırış.”
Masadaki sohbet, yavaş yavaş bir tartışmadan bir paylaşıma dönüşmüştü. Sanki herkes kendi içinde bir ölçü arıyordu.
Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Hissi Dokunuşu
Selim, konuya kendi bakış açısını getirdi:
“Yani diyorsun ki ölçüler, teknikten çok duygu işi. Ama yine de bir sistem olmalı. Mesela mühendislikte denge ne kadar önemliyse, şiirde de öyle değil mi?”
Elif başını salladı.
“Denge evet, ama denge bazen duyguyla sağlanır. Bir mısrada fazla kelime kullanırsın, ama o kelime seni kurtarır. Çünkü orada his vardır. Şiir, ölçünün izin verdiği kadar değil, kalbin taşıdığı kadar büyür.”
Selim sustu. Belki de hayatında ilk kez bir meseleyi çözmeden sadece anlamaya çalışıyordu.
Belki de şiirin değil, insanın ölçüsünü bulmaya yaklaşmıştı.
Geçmişin Ritimleri
Sohbet ilerledikçe ben de içimden düşündüm:
Eskiler şiiri adeta bir mimariyle inşa ederdi. Her kelimenin bir taşı, her hecenin bir sütunu vardı.
Ama günümüz şiiri… O başka bir şeydi.
Artık insanlar kurallardan çok duygularla konuşuyordu. Serbest ölçü, belki de çağımızın aynasıydı.
Kuralsız ama anlamlı. Dağınık ama içten.
Elif’in gözleri uzaklara dalmıştı.
“Belki de şiir ölçülerini sormak yerine,” dedi usulca, “hangi ölçüyle yaşadığımızı sormalıyız. Çünkü herkesin kendi iç ritmi var.”
O an masadaki herkes sustu. Sanki bir şairin değil, bir insanın kalbi konuşmuştu.
Her Kalbin Bir Ölçüsü Vardır
O gece eve dönerken, aklımda sadece şu cümle kalmıştı:
“Şiir ölçüsü, insanın ölçüsüdür.”
Bazısı heceyle sever; her duygusunu ölçüp biçer, ritmini korur.
Bazısı aruzla yaşar; düzenli, planlı, kontrollü...
Bazısıysa serbest ölçüdedir; kırar zincirleri, kalemini kalbinden geçirir.
Erkekler belki çözüm arar, kadınlar hislerin içine bakar ama sonunda ikisi de aynı noktada buluşur:
Bir duygunun ritminde.
Bir kelimenin kalbinde.
Forumdaşlara Bir Soru
Siz hiç kendi şiir ölçünüzü düşündünüz mü?
Hayatınızın ritmi heceyle mi atıyor, yoksa aruzun karmaşık desenlerinde mi kayboluyorsunuz?
Yoksa siz de serbest ölçüde mi yaşıyorsunuz, hiçbir kalıba sığmadan?
Benim cevabım belli…
Bazen hece, bazen serbest, bazen sessizlik.
Çünkü bazen en güzel şiir, hiç yazılmayanıdır.
Şimdi size soruyorum forumdaşlar:
Sizin şiir ölçünüz ne?
Kalbinizin ritmi hangi dizede saklı?
Birlikte konuşalım, paylaşalım…
Belki de aramızda, kendi ölçüsünü bulan ilk şair siz olursunuz.