Defne
New member
Yaşam Çarkı: Hepimizin Döndüğü O Görünmez Dönge
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu gece biraz içimi dökmek istiyorum. Hani bazen bir şarkı dinlersin, bir koku duyarsın ya da bir cümle okursun; sonra bir anda içindeki tüm anılar canlanır, kim olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gittiğini sorgularsın... İşte tam o andayım şu an. “Yaşam çarkı” dedikleri o döngüyü belki de en derinden hissediyorum.
Hepimiz bir yerlerde aynı çarkın dişlileriyiz aslında. Kimimiz hızla dönerken kimimiz yavaşlamayı, durmayı bile bilmiyoruz. Ama o çark… hepimizi bir noktada buluşturuyor.
Bir Adam, Bir Kadın ve Çarkın İki Farklı Yönü
Hikâyemizin kahramanları Selim ve Elif. Biri stratejiyi, planlamayı, çözüm üretmeyi hayat felsefesi yapmış bir adam; diğeri ise sezgileriyle, duygularıyla, kalbiyle yaşayan bir kadın.
Selim, otuzlu yaşlarının sonlarında bir mühendis. Hayatı sayılarla ölçüyor, duygulara fazla yer vermemeye çalışıyor. Her sorunun bir çözümü olduğuna inanıyor. “Bir şeyi tamir edememek, zayıflıktır,” der hep.
Elif ise bir psikolog. İnsanları dinlemeyi, anlamayı, dokunmadan sarılmayı biliyor. O, yaşamı formüllerle değil kalp atışlarıyla ölçüyor. “Bazı şeyleri onaramazsın,” diyor, “ama yanlarında durabilirsin.”
İkisi de aynı çarkın farklı dişlileri. Fakat bir gün çarkın dönüşü onları aynı noktada buluşturuyor.
Bir Karşılaşma: Yaşamın Tam Merkezinde
Selim’in arabası, bir kış gecesi karlı bir yolda arızalanıyor. Telefon çekmiyor, yol sessiz. Derken uzakta bir ışık görüyor; bir dağ evinin verandasında oturan bir kadın. O kadın Elif.
Elif onu içeri davet ediyor, sobayı harlıyor, eline bir fincan sıcak çay veriyor. Sessizlikte bir güven hissi doğuyor.
Elif, onun titreyen ellerine bakıyor:
“Yorgunsun,” diyor.
Selim başını sallıyor. “Evet… sadece bugün değil, uzun zamandır.”
Konuşmaya başlıyorlar. Selim, hayatının tıkandığı noktalardan bahsediyor. Ne kadar uğraşsa da hiçbir şeyi “düzeltemediğini” anlatıyor. İş yerinde, evde, kendi içinde… Her şeyi bir makine gibi çözmeye çalışmış ama çark artık dönmüyor.
Elif sessizce dinliyor. Gözleriyle anlatıyor aslında; bazen bir çarkın kırılması, yenisinin kurulması için gerekiyordur.
Yaşam Çarkı Dediğin, Bazen Dönmeyi Değil Durmayı Öğretir
O gece, Elif küçük bir not defteri çıkarıyor.
“Bir şey denemek ister misin?” diye soruyor.
Selim başını kaldırıyor. “Nedir?”
“Yaşam çarkı,” diyor Elif gülümseyerek. “Bir daire çizelim. İçine sekiz dilim ayıralım. Her biri senin yaşam alanların olsun: iş, aşk, aile, dostluk, sağlık, ruhsal denge, maddi durum, gelişim…”
Selim çiziyor. Sonra her dilimi 1’den 10’a kadar puanlıyor.
İş: 9
Aile: 6
Sağlık: 4
Ruhsal denge: 2
Bir süre sessizlik oluyor.
Sonra Selim fısıldıyor: “Bu çark dönmez Elif.”
Elif yumuşak bir sesle yanıtlıyor: “Belki de biraz yağlanmaya ihtiyacı var. Ama önce, hangi dişlinin paslandığını fark etmelisin.”
O gece, bir çark dönmeye başlamıyor belki ama bir kalp farkına varıyor; bazen ilerlemek, durup bakabilmeyi gerektirir.
Ertesi Sabah: Güneşin Altında Yeni Bir Dönüş
Sabah olduğunda Selim verandaya çıkıyor. Karlar altındaki dünyaya bakarken içinden bir huzur geçiyor. Elif kahve getiriyor, birlikte sessizce oturuyorlar.
Selim diyor ki:
“Ben hep çözmeye çalıştım… Ama bazen bir şeyleri çözmek değil, hissetmek gerekiyormuş.”
Elif gülümsüyor.
“Yaşam çarkı öyle bir şey işte. Kimi hızla döner, kimi yavaşlar. Ama sonunda herkes kendi merkezine ulaşır.”
Selim, defterdeki çarka bir kez daha bakıyor. Eksik olan dilimleri tamamlamaya değil, anlamaya karar veriyor.
Yaşam Çarkı Hepimizi Döndürür, Ama Yönünü Biz Belirleriz
Elif ve Selim’in hikâyesi bir aşk hikâyesi değil, bir fark ediş hikâyesi.
Erkek aklıyla, kadın kalbiyle birleştiğinde; çözüm ve duygu, strateji ve sezgi, akıl ve kalp birbirini tamamlıyor.
Yaşam çarkı, aslında hepimizin içinde gizli. Kimi zaman kırık, kimi zaman eksik, ama hep dönüyor. Çünkü insan, ne olursa olsun, yeniden başlamayı biliyor.
O çarkın içinde hepimiz varız:
Bir gün Elif gibi bir başkasının yoluna ışık oluyoruz,
bir gün Selim gibi kendi yollarımızı bulmaya çalışıyoruz.
Ve Sen, Sevgili Forumdaş…
Şimdi gözlerini kapat.
Kendi yaşam çarkını düşün.
Hangi dilim eksik?
Hangisi dönmüyor?
Belki de sen de biraz durup dinlenmelisin.
Belki de sadece bir fincan çay içip kendine gülümsemelisin.
Hikâyemi okuduktan sonra, senin yaşam çarkında en çok hangi alan tıkanıyor, hangisi seni en çok dönüştürüyor, merak ediyorum.
Yaz, paylaş. Belki senin hikâyen, bir başkasının çarkını döndürür.
Selam sevgili forumdaşlar,
Bu gece biraz içimi dökmek istiyorum. Hani bazen bir şarkı dinlersin, bir koku duyarsın ya da bir cümle okursun; sonra bir anda içindeki tüm anılar canlanır, kim olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gittiğini sorgularsın... İşte tam o andayım şu an. “Yaşam çarkı” dedikleri o döngüyü belki de en derinden hissediyorum.
Hepimiz bir yerlerde aynı çarkın dişlileriyiz aslında. Kimimiz hızla dönerken kimimiz yavaşlamayı, durmayı bile bilmiyoruz. Ama o çark… hepimizi bir noktada buluşturuyor.
Bir Adam, Bir Kadın ve Çarkın İki Farklı Yönü
Hikâyemizin kahramanları Selim ve Elif. Biri stratejiyi, planlamayı, çözüm üretmeyi hayat felsefesi yapmış bir adam; diğeri ise sezgileriyle, duygularıyla, kalbiyle yaşayan bir kadın.
Selim, otuzlu yaşlarının sonlarında bir mühendis. Hayatı sayılarla ölçüyor, duygulara fazla yer vermemeye çalışıyor. Her sorunun bir çözümü olduğuna inanıyor. “Bir şeyi tamir edememek, zayıflıktır,” der hep.
Elif ise bir psikolog. İnsanları dinlemeyi, anlamayı, dokunmadan sarılmayı biliyor. O, yaşamı formüllerle değil kalp atışlarıyla ölçüyor. “Bazı şeyleri onaramazsın,” diyor, “ama yanlarında durabilirsin.”
İkisi de aynı çarkın farklı dişlileri. Fakat bir gün çarkın dönüşü onları aynı noktada buluşturuyor.
Bir Karşılaşma: Yaşamın Tam Merkezinde
Selim’in arabası, bir kış gecesi karlı bir yolda arızalanıyor. Telefon çekmiyor, yol sessiz. Derken uzakta bir ışık görüyor; bir dağ evinin verandasında oturan bir kadın. O kadın Elif.
Elif onu içeri davet ediyor, sobayı harlıyor, eline bir fincan sıcak çay veriyor. Sessizlikte bir güven hissi doğuyor.
Elif, onun titreyen ellerine bakıyor:
“Yorgunsun,” diyor.
Selim başını sallıyor. “Evet… sadece bugün değil, uzun zamandır.”
Konuşmaya başlıyorlar. Selim, hayatının tıkandığı noktalardan bahsediyor. Ne kadar uğraşsa da hiçbir şeyi “düzeltemediğini” anlatıyor. İş yerinde, evde, kendi içinde… Her şeyi bir makine gibi çözmeye çalışmış ama çark artık dönmüyor.
Elif sessizce dinliyor. Gözleriyle anlatıyor aslında; bazen bir çarkın kırılması, yenisinin kurulması için gerekiyordur.
Yaşam Çarkı Dediğin, Bazen Dönmeyi Değil Durmayı Öğretir
O gece, Elif küçük bir not defteri çıkarıyor.
“Bir şey denemek ister misin?” diye soruyor.
Selim başını kaldırıyor. “Nedir?”
“Yaşam çarkı,” diyor Elif gülümseyerek. “Bir daire çizelim. İçine sekiz dilim ayıralım. Her biri senin yaşam alanların olsun: iş, aşk, aile, dostluk, sağlık, ruhsal denge, maddi durum, gelişim…”
Selim çiziyor. Sonra her dilimi 1’den 10’a kadar puanlıyor.
İş: 9
Aile: 6
Sağlık: 4
Ruhsal denge: 2
Bir süre sessizlik oluyor.
Sonra Selim fısıldıyor: “Bu çark dönmez Elif.”
Elif yumuşak bir sesle yanıtlıyor: “Belki de biraz yağlanmaya ihtiyacı var. Ama önce, hangi dişlinin paslandığını fark etmelisin.”
O gece, bir çark dönmeye başlamıyor belki ama bir kalp farkına varıyor; bazen ilerlemek, durup bakabilmeyi gerektirir.
Ertesi Sabah: Güneşin Altında Yeni Bir Dönüş
Sabah olduğunda Selim verandaya çıkıyor. Karlar altındaki dünyaya bakarken içinden bir huzur geçiyor. Elif kahve getiriyor, birlikte sessizce oturuyorlar.
Selim diyor ki:
“Ben hep çözmeye çalıştım… Ama bazen bir şeyleri çözmek değil, hissetmek gerekiyormuş.”
Elif gülümsüyor.
“Yaşam çarkı öyle bir şey işte. Kimi hızla döner, kimi yavaşlar. Ama sonunda herkes kendi merkezine ulaşır.”
Selim, defterdeki çarka bir kez daha bakıyor. Eksik olan dilimleri tamamlamaya değil, anlamaya karar veriyor.
Yaşam Çarkı Hepimizi Döndürür, Ama Yönünü Biz Belirleriz
Elif ve Selim’in hikâyesi bir aşk hikâyesi değil, bir fark ediş hikâyesi.
Erkek aklıyla, kadın kalbiyle birleştiğinde; çözüm ve duygu, strateji ve sezgi, akıl ve kalp birbirini tamamlıyor.
Yaşam çarkı, aslında hepimizin içinde gizli. Kimi zaman kırık, kimi zaman eksik, ama hep dönüyor. Çünkü insan, ne olursa olsun, yeniden başlamayı biliyor.
O çarkın içinde hepimiz varız:
Bir gün Elif gibi bir başkasının yoluna ışık oluyoruz,
bir gün Selim gibi kendi yollarımızı bulmaya çalışıyoruz.
Ve Sen, Sevgili Forumdaş…
Şimdi gözlerini kapat.
Kendi yaşam çarkını düşün.
Hangi dilim eksik?
Hangisi dönmüyor?
Belki de sen de biraz durup dinlenmelisin.
Belki de sadece bir fincan çay içip kendine gülümsemelisin.
Hikâyemi okuduktan sonra, senin yaşam çarkında en çok hangi alan tıkanıyor, hangisi seni en çok dönüştürüyor, merak ediyorum.
Yaz, paylaş. Belki senin hikâyen, bir başkasının çarkını döndürür.